22 Mart 2011 Salı

Ulan Galatasaray!

Biz öööle kendi hayatımızı efendi gibi yaşamaya çalışırken, ne biliyim, sağa sola salça olmadan...

Belki en büyük keyfimiz güneşin Allahına kadar vurdugu altın sarısı biramızı yudumlarken...
Birbirimize aşk acılarımızı, ''Pardon, gözüme toz kaçtı!'' hissiyatı içinde fısıldarken...
Bacağımıza sürünüp duran bir kediyi okşarken "Ooluum bu kedi hayvanı var ya, tekamül zincirinin en son halkasi lan. Buda'dan bile daha bilge lan bu hayvan!'' şeklinde naif muhabbetlerimizi yaparken...
Kanımızı dökerek kurduğumuz ayyaş cumhuriyetin en aşşağılık başkentleri Aksaray meyhanelerinde,
ileri karakolları olan parklarda...
Gökte sadece sahici bi dolunay...
Elimizde Güsel Marmara...
Şehrin götünde pireler uçuşurken
ve biz terkedilen bir sevgili nasil üşürse işte ööle üşürken...
Ve daha on yedi... on yedi... on yedi iken aşk konuşulur, di mi?
Hayır!
Biz senin adını fısıldıyorduk Galatasaray.
Bunu hiç bilmeyeceksin!

Gecenin üçünde her Türk babası gibi ayyaş bi' babanın sızmasını bekledikten sonra
yine boynumuzda sarı-kırmızı kaşkollar,
yine aynı dolunayın altında buluşup bağrında gecelemek için sana koşarken
içtigimiz o Güsel Marmara'nın bile adın kadar içimizi ısıtamadığını
hiç bilmeyeceksin Galatasaray!

1980'ler...
Sokağa çıkma yasakları...
Daha on yedi... on yedi... on yedi bile diilken
geceleri boynumuzda sarı kırmızı kaşkollar,
elimizde sarı kırmızı pankartlar,
bir militan gibi toplum polislerinden kaçarken,
ve bütün yaşıtlarımız geceleri gayrimeşru bu şehrin gayrimeşru duvarlarına "Kahrolsun Faşizm" yazarken
biz geceleri aynı duvarlara
"En Büyük Cimbom" yazdık!
Ve bütün yaşıtlarımız gündüzleri mütemadiyen Fenerli iken
biz aleme inat seni sevdik.
Komik olan şuydu;
tarihinin en zavallı dönemiymiş meğer.
Hiç şampiyon olamazdın o zamanlar
biz de zaten farkında diildik...
Hep Güsel Marmara'ydık çünkü.
Daha on yedi, on yedi, on yedi bile diildik...
"Neden Gaassaray?" diyenlere,
"Because, Güsel Marmara'yla güsel gidiyor! derdik,
ki bunu hiç bilmezsin!

Daha on yedi, on yedi, on yedi bile diildim diyom, alooooooo!

Ulan Gaassaray! Söyleyecek o kadar çok şeyim var ki sana!
Ulan, anlatacak o kadar çok hikâyem var ki Gaassaray,
anam avradım olsun hiç bilemeyeceksin!

Bu kediler var ya... Çok enteresan hayvanlar abi...

TribünDergi / ferguel

Hiç yorum yok: