18 Ekim 2010 Pazartesi

Galatasaray: 2 - Ankaragücü: 4

Fotoğrafı Ntvspor.net'den aldım. Fotoğrafa verdikleri isim "ayhan_uzuntu"... Sağ tıklayıp, masaüstüne kaydetmek istediğimde karşıma çıktı. Gülse miydim, ağlasa mıydım? İkisini birden yaptım sanırım...

8 haftada 4 mağlubiyet alan bir takım Galatasaray. Sezon öncesinde beklediğim bir şey olduğu için büyük bir şaşkınlık içinde değilim. Yine de üzülüyor insan... Gönül verdiği renklerin ve formanın gün be gün eridiğini görmek rahatsız ediyor bünyeyi. İsyan etmiyorum ama, buna hakkım yok. Yıllarca evde, sokakta, tribünde "Yağmurda, çamurda" diye haykırdıysam kendimle çelişkiye düşmeye hakkım yoktu. İsyan etmiyorum, evet, fakat kızgınlığım var birçok şeye. Galatasaray'ı Galatasaray yapan değerlerin yerinde yeller esiyor. Kızgınlığım buna...

10 sene önce Galatasaray adının olduğu her yerde umut vardı. Bugün Galatasaray'ın olduğu her yerde problem var. Üstelik Galatasaray'ın her bölgesine hükmetmiş kanserli hücreler her geçen gün büyümeye devam etmekte... Yönetim, teknik heyet, futbolcular, taraftar... Kimse kendine bakmıyor, herkes hatayı başka bir yerde arıyor. Yönetimin tuttuğu paralı askerler teknik adamı istifaya davet etmeyi bilir, fakat dikkatle bakarsanız maç boyunca takıma bir itici güç olmaktan çok uzaktırlar. İğne de çuvaldız da başkasına batırılır. Teknik heyet yaşananlardan futbolcuları sorumlu gösterir. Futbolcular mı? Onları da ikiye ayırmak gerek; yerliler ve yabancılar olmak üzere. Yabancı futbolcuların yüzüne bakarsanız bulundukları yerde mutlu olmadıklarını rahatlıkla görebilirsiniz. Yerliler ise yeteneksiz. Basbayağı yeteneksizler, evet. Buna ek olarak vurdumduymazlar. Yoksa yazının başındaki trajikomik "ayhan_uzuntu" örneğini görünce, gelecek hafta oynanacak olan Fenerbahçe maçında oynamamak için kırmızı kart görmeye çalışması ve Lviv dönüşü pişkinlikle "Havalimanında taraftar var mı?" deyişi aklıma gelmezdi aniden. Ve evet, bu adam takım kaptanı.

Galatasaray, taraftarı olduğum takım, mide bulandırıcı olmaya başladı. Bir taraftar gönlünü verdiği takım hakkında kolay kolay söylemez bunları. 2004 yılında üniversite dolayısıyla İstanbul'a gittiğim sıralarda Galatasaray-Kayserispor maçı sayesinde ilk kez tanışmıştım Ali Sami Yen Stadyumu ile... Çok maça gittim sonraları... Bana refakat edecek bir arkadaşımı bulamadığımda bile Kayışdağı'ndan atlayıp tek başıma gittim defalarca. Bir zaman sonra stadyumda gördüğüm pek çok şey soğuttu beni tribünden. Küçükken hayalini kurduğum yer değildi artık orası. Gelinen nokta itibariyle rahatlıkla söyleyebilirim ki Galatasaray tribünleri bu ülkenin görüp görebileceği en kötüsü. Kendisi ile aynı fikirde olmayan aklıselim taraftarları şiddet kullanarak tribünden atan, ısrarla Fatih Terim lehinde tezahürat yaparak vizyonsuzluğunu herkese kanıtlayan bir güruhla benim paylaşabileceğim hiçbir şey yok. Her ne kadar beni onlardan ayıran çok fazla şey olsa da "Galatasaray taraftarı" denildiği zaman bir şekilde içine dahil olacaksam, bundan da her zaman utanacağım sanırım. Galatasaray taraftarının son 15 senede sadece 2 şampiyonluk görmüş Beşiktaş taraftarından öğreneceği çok fazla şey var...

1 yorum:

sonvagon.blogspot.com dedi ki...

Derhal Servet Çetin - Mustafa Sarp - Ayhan Akman - Barış Özbek - Gaökhan Zan - Ali Turan kadro dışı bırakılmalı ve Rijkaard sezonu tamamlamalı...