27 Ağustos 2010 Cuma

Karpaty Lviv: 1 - Galatasaray: 1

İki sezon önce Ali Sami Yen'de 2-0 önde götürdüğün maçı kaybetmesen yıllar sonra çeyrek final oynayacaksın... Geçtiğimiz sezon deplasmanda aldığın avantajlı skoru kendi evinde koruyabilsen kupanın kaderini değiştireceksin... Bugün ise 90'da kaptığımız turu 90+'da veriyoruz ve Avrupa kupalarına grup aşamasını dahi göremeden veda ediyoruz. Hani "Düşler Sahnesi"ydi bu? Basbayağı kabus yahu!

Perşembenin geleceği çarşambadan bellidir hani. Bundan 10 sene önce Galatasaray Avrupa'nın zirvesine bayrağını diktiğinde Karpaty Lviv uluslararası arenada ilk defa mücadele veriyordu. Hoş, o yıldan sonra ilk defa bu sezon buldular aynı fırsatı. Ve elediler Galatasaray'ı... Bir saygınlığı, bir vizyonu vardı Galatasaray'ın... Deplasmanda kaybedebilirdi, ancak Ali Sami Yen'e giren kaderine razı olurdu. Lafın özü ismi dahi saygı uyandırırdı...

Hep söylenen şeyler aslında... Zamanında Real Madrid'e, Milan'a, Liverpool'a kafa tutan takım gün itibariyle Karpaty Lviv'i nasıl eleyeceğinin muhasebesini yapıyor. Sokaktaki adama sorsak "Karpaty hangi ülkenin takımıdır?" diye, ne cevap verirdi ki? Galatasaray bugün beklenmeyeni değil, bekleneni verdi aslında. Sakatlıkların bel büktüğü, saha içi iletişimin yetersiz kaldığı; sağ kanadın Serdar'a, savunmanın solunun Hakan Balta'ya, geri kalan her şeyin ise Allah'a emanet edildiği bir yerde başka bir sonuç beklemek düpedüz hayalcilik olurdu. Herkes biliyordu bu geceki senaryoyu, sadece birbirlerine söylemeye korkuyorlardı. Galatasaray 90'ıncı dakikada bulduğu golle kaptığı turu, uzatma dakikalarında yediği gol ile rakibe geri verdi. Lakin bundan çok daha vahim bir durum var ortada. Aydın'ın attığı golden sonra Galatasaray kulübesinin halidir bahsetmeye çalıştığım. Galatasaray'ın yıllar sonra içinde bulunduğu durum budur.

Galatasaray kulübesinde yalnız bir adam var. Atılan gollerde futbolcunun yıldızlaştığını, yenilen gollerde ise teknik adamın topa tutulduğunu çok iyi biliyor o. "Yıldız futbolcularla babam da şampiyon olur" diyen zihniyet tarafından hiçbir zaman anlaşılamayacak... Sorunumuz fevri davranmak bizim, derin nefes almamak... Yoksa Barcelona'nın Avrupa şampiyonu olurken Bursaspor'a veya OFK'ya karşı değil; Chelsea'ye, Arsenal'e, Milan'a karşı oynadığını düşünememiş olmak mümkün değil.

Başkan Adnan Polat 80 gündür "Transferler geliyor" diyor... İkinci başkan Mehmet Helvacı "Harcadığımız milyonlar 2-3 maçın kaybedilmesinden daha önemlidir" açıklamasıyla 'vizyon' farkını ortaya koyuyor. Bir şekilde Galatasaray'ın cenazesini kaldırıyoruz bu gece... Başlamadan biten bir sezon... Mehmet Helvacı helvaları yapar artık, Adnan Polat da dağıtır...

Hiç yorum yok: